Turan Türker Kimdir?

2012 Yılı Birincilik Ödülü-AYBİKE AZNAVUROĞLU

Konu: TÜRKÇENİN  DOĞRU  KULLANIMINDA KONUŞMA ve YAZI  DİLİNİN  ETKİSİ
ŞAHSİ TÜRKÇE KORUMACILIĞI

Bir milleti oluşturan esaslı meselelerden biridir dil. Bu yüzdendir ki geçmişten bugüne ulaşan dil öğretiminde dil kuralları esaslı bir bilgidir. Türkçe dil bilgisi konusunda içinde bulunduğum Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin ve Türk Dil Kurumu’nun eski ve yeni bilgilerle birlikte birçok eser verici çalışmaları olmuştur ve olmaya da devam edecektir.

Dil öğretimini metne dayandırmak önemlidir; çünkü ilkokulların en küçük sınıflarından, fakültelerde yükseköğretiminin en üst derecelerine kadar bütün bu öğrenme sürecini “Ana Dil” anlamı içerisinde görürüz. Millî kültürümüzün temelini oluşturan ana dilimiz; yıllardır ana yurdumuzda konuşma ve yazı dili olarak kullandığımız Türkçedir. Tüm değerlere sahip, ana dilimizin diğer dillere göre farklılığını ve bize has özelliğini biliyor olmamıza rağmen, bildiğimizden şaşma yolunda ilerliyor olmamız; ağlanacak halimize gülüyoruz, gibi bir tabirle açıklanabilir ancak.

Millî hayatımızın gelişme idealinde ana dilimizin bozulmaya uğraması ihtimali hiç yoktur, diye düşünürken son yıllarda gittikçe yaygınlaşan ve günlük konuşmalarda sıklıkla kullanılan bazı ifadeler, radyo-televizyon programlarında da karşımıza çıkmaktadır. Bunlara; dünya dili olarak kabul edilmiş İngilizce ’den esintiler diyebiliriz. Batı tarzı yaşam özentiliğinin bir göstergesi niteliğinde, yaşamımızın her anına dâhil olan bu tutumlar, edebiyatımızda yanlış batılılaşmayı konu alan Araba Sevdası’nda da eleştirilmemiş midir, Recaizade Mahmut Ekrem tarafından?  Batılılaşmanın yanlış yorumlanarak özentiliğe ve taklitçiliğe doğru seyralması çeşitli zararlar vermektedir ve ne yazıktır ki, Tanzimat döneminde geçen romanlara konu olmasından bu yana da böyledir. Elbette ki tüm bunlar yabancı kültürleri tamamen benimseyip kendi kültürümüzden farkında olmadan uzaklaşmamızı, geleneklerimizi, ana dilimizi unutmamızı gerektirmez…

Hayatta gerçek olan bir şey vardır: Etkileşim. Gelişmiş olan bir toplum, gelişmekte olan diğer toplumları etkilemektedir. Toplumlar var olduğundan beri etkileşimle doğru orantılı bir gelişim sağlanmıştır; ama toplumlar arasındaki bu üstünlük mevzusu nedir, ne derece kabullenilir, soruları bilinmez olan bir başka gerçeği bize göstermektedir. Bir toplumun toplum olmasını sağlayan, nüfuzunu gösteren bir şey vardır ki; o da başta bahsettiğim ana dildir. Ne kadar evrensel olursa olsun, başka dillerden ziyade savunması yapılacak olan en önemli şey; kendi dilimizdir.

Türkçenin üstünlüğü tartışılmazdır; fakat gün geçtikçe dilimizi görmezden gelmekteyiz. Eski Türkçe diye bir kavramı kanıksamış durumdayız. On sene öncemiz bile eski Türkçe sayılır olmuşken, gerçekten neredeyiz, ne yapmaktayız? Sorgulamamızın vakti gelip geçmekte bile…
Geçmişte de Türkçemiz konusunda hassas kurumlar, varlıklarını sarf ettikleri çaba ile görevlerine sadık kalarak göstermişlerdir. Dil üzerine yenilikler yapılmış; ancak bu yeniliklerin amacına ulaştığı sonucu, bugün için pek söylenemez. Çabaları göz ardı edilecek gibi değil fakat günümüze baktığımızda hala bir şeylerin eksik olduğu görmekteyiz. Bir şeyler yapmaya çalışanlar varsa bile, öyle büyük bir etki çökmüş ki üzerimize altından kalkılır gibi değil. Çözüm; tabi ki “boş vermek” olamaz! Kişisel çabalarımız, çok büyük etkiler sağlayabilir. Şahsım adına, sorumluluk bilincinde olan herkes, kendi payına düşeni yapsa kalkınmayacak devlet, kurtarılamayacak dil yoktur, diye düşünmekteyim. Hele ki söz konusu kendi dilimiz, kendi kültürümüz ise…

ünümüzde artık üzerimize sinmiş yaşamımızda olmazsa olmaz gibi kullanılmakta olan ve maalesef Türkçenin bozulmasında önemli payı olan; teknoloji harikası cep telefonlarımız var.- Vazgeçilebilirliği tartışılır ama zaten beklenen çaba da bu olmasa gerek.

 İstisnalar elbette kaideyi bozmayacaktır; ama bu konuda özellikle suçlanacak bir kısım topluluk yok; çünkü hepimiz bu konuda hatalar yapmaktayız.

Yaptığımız hatalar ne mi?
Örneğin; mesajlarda alfabemizden sesli ünlüleri yok sayıp okunuşunda bambaşka bir yazı dili oluşturuyoruz:Ne haber yerine NBR, nasılsın yerine NSLSN, ben yerine BN, … gibi kullanılan pek çok örnek mevcuttur.

Sadece cep telefonu mesajları değil, yabancı filmlerin ve dizilerin Türkçeye uymayan bir biçimde çevrilmesinin de doğal bir sonucu olarak yaşamımıza girmiş, giderek kanıksanmış ifadeler de mevcuttur. Moda gençlik ifadeleri, devrik cümleler, cümlelerde tümüyle anlatımı bozan özne yüklem uyumsuzlukları, argolar, vurgulamalar, farklı kalıplara sokulan daha birçok kelime günlük hayatta kullanılmaktadır. İşte bu “her şey” bazen anlamsız görünür; ama bir o kadar alışılmışlıktan ibarettir.

Peki, ama Neden?
Bence esaslı bir nedeni yok; ama sorulsa birçok sebep yerine, türlü bahaneler üretilir, eminim. Bu durumu bir de şu kıyasla dile getirmek istiyorum: Mesela Osmanlıcada bir kelimeyi meydana getiren sessiz harfler, karşılığında en az bir anlam bulur. Örneğin Osmanlıca harfler ile yazılışıyla “كتب” okunuşuyla ve dilimizce yazılışıyla  “ketebe” olan bir kelime anlam olarak “yazma eylemi”  demektir. Bu kelimeye eklenebilecek her sesli harfle; kelime de, anlam da değişir. Ne yazık ki bu; Osmanlıcayı okurken zorlaştıran bir etkenken, bizim cep telefonu mesajlarımızda yarattığımız yeni karmaşa da, çabucak anlaşılan bir durum haline gelmiştir.  Bunlar olmasa, herkes Türkçemizi kuralına uygun kullansa tabiki çok daha seçkin, çok daha güzel olurdu; ama sanırım  -di’li geçmiş zamanda kalmaya mahkûm ediyoruz bu eşsizliği.

Türkçemizin en güncel sorunlarını bu şekilde dile getirmiş ve sonuç olarak şunları söylemiş olmak isterim. Bu yurtta yaşayan her Türk gencinin bilmesi gereken bir şeydir ki; millî kültürümüz denildiği zaman bundan her Türkün şahsiyeti ve manevi varlığı demek olan ahlâkı, dili ve tarihi anlamalıyız. Tüm bunları anlamak; Türklüğün en özel varlığını teşkil eden ve düşünmek dediğimiz büyük insanlık işlevinin özü olan dilin, Türk dilinin, tarihin en eski kaynaklarından bugüne doğru yürüyüşünde; hangi yollardan geçtiğini, hangi kıtalarda medeniyet durakları kurduğunu ve insanlığa neler getirip, nasıl hizmet ettiğini gösteren Türk tarihini bilmekten ve şahsi Türkçe korumacılığını benimsemekten geçer diye düşünmekteyim. Önce kendimize sonra gelecek olan nesillere esaslı dilimizi aktarmayı gerekli bir disiplin olarak görmeliyiz; çünkü bizim çabalarımız ve dilimize bağlılığımız ile anadilimizin sağladığı millî bütünlük ruhumuz, Türk bilincimiz, oynatılan başka kalemler tarafından ne tehdit ne de yok edilebilir.

 

 

 

 

Turan Türker Kimdir? | Turan Türker Yazı Yarışması | Haberler | Anasayfa

Adres : Güniz Sok. No:14/11 Kavaklıdere - Ankara E-posta: tst@ada.net.tr