Turan Türker Kimdir?

2017 Yılı Juri Özel Ödülü - Nefise Şeyma Kılıçalp

Konu:   MEHMET ÂKİF ERSOY VE DİLİMİZ

 

HALKI HALKIN DİLİYLE ANLATAN MEHMET AKİF

 

Bir milletin bağımsızlığını gösteren semboller arasında bayrağın ve marşın yanı sıra “dil” de yer alır. Sürekli değişen ve gelişen bir unsur olan dil, bağımsız bir millet için üzerinde yaşadığı topraklar kadar değerlidir. Vatan toprağı üzerinde konuşulan dilin kaybedilmesi; bağımsızlığın kaybedilmesini, başka milletlerin boyunduruğu altında başka dilleri konuşan nesillerin yetişmesini ve dilin yok olmasına bağlı olarak millî ve kültürel değerlerin de zaman içerisinde yitirilmesini ifade eder. Türk milleti, İstiklâl mücadelesi verdiği zamanlarda bu tehlikeyle yüz yüze gelmiş ve vatan edindiği topraklarla beraber maddî ve manevî değerlerini korumak için büyük çaba sarf etmiştir. Tam da böyle bir zamanda, vatan şairi Mehmet Akif, dili ustalıkla kullanarak Türk milletinin haklı mücadelesini dile getiren eserler vermiştir.


Mehmet Akif, Servet-i Fünun yazarlarıyla aynı dönemlerde eserler vermiştir. Servet-i Fünun yazarları, “sanat için sanat” anlayışını benimseyerek kendilerini büyük ölçüde topluma kapatmışlardır. Toplumsal konulardan uzaklaşıp yüksek kesime hitap eden, süslü eserler vererek bir “salon edebiyatı” meydana getirmişlerdir. Bunun sonucu olarak halkla aralarında kocaman bir uçurum oluşmuş ve Tanzimat’ın dilde sadeleşme adına getirdiği yenilikler tesirini gitgide kaybetmiştir. Onlarla aynı dönemde yazın hayatında bulunan ve Servet-i Fünun topluluğunun dışında yer alan Mehmet Akif, İstiklâl Savaşı’yla Türk milletinin destan yazdığı dönemde eserlerinin çoğunu sade dille yazmayı ve toplumsal meselelere değinmeyi seçmiştir. Onun amacı sanat yapmak değil, toplumun acılarını ve endişelerini dile getirmektir. Öte yandan, Beyazıt Camii ve Fatih Camii’nde yaptığı konuşmalarla memleketin durumu hakkında halkı aydınlatmaya çalışmıştır.


Mehmet Akif’in sade bir dille yazdığı İstiklal Marşı, onun bağımsızlığa verdiği önemin yanında Türk dilini etkin bir biçimde kullanmaya ve onu sadeleştirerek halkın anlayabileceği bir düzeye getirmeye verdiği önemin de göstergesidir. Mehmet Akif ancak sade ve coşkun bir şiirin halka hitap edebileceğinin ve halkın vatan sevgisine, bağımsızlığa ve hürriyete olan düşkünlüğünü dile getirebileceğinin bilinciyle şiirler yazmıştır. Türk milletinin bağımsızlığının tehlikeye girdiği bir zamanda, milletin duygularına tercüman olan sade ve muazzam şiirler yazmak ancak Mehmet Akif gibi halkı yakından tanıyan ve halkın değerlerine sıkı sıkıya bağlı olan bir şaire mahsustur. Vatan toprağında büyüyen Mehmet Akif, içinden geldiği toplumu ve onun maddî ve manevi değerlerini iyi bilmektedir. Bu değerleri kendisi de içtenlikle benimsemiş ve savunmuştur. Bu bilinçle eserler vermiş olan Mehmet Akif, bağımsızlık mücadelesinde “milletin sesi” haline gelmiştir.


Mehmet Akif’in dili sadeleştirme çabasının altında yatan neden, dilde yenilikler yapmak değildir. Mehmet Akif, ancak sade bir dil kullanarak halkla iletişim kurabileceğinin farkındadır. Sade bir dille Türk milletinin kalbine işleyen eserler üretmeyi başaran Mehmet Akif, sadeliğin içinde etkileyiciliği ortaya çıkararak ne denli usta bir şair olduğunu göstermiştir. Arapça ve Farsçayı da iyi bilen Mehmet Akif, şiirlerinde bu dillerden aldığı kelimeleri de kullanmış ancak şiirleri büyük ölçüde sade ve anlaşılabilir olma özelliğini korumuştur. Onun şiirlerindeki muazzamlık; sanat yapma çabasından değil, dili iyi bir şekilde kullanarak hem biçimce güzel olan hem de anlam derinliği barındıran şiirler yazabilme yeteneğinden kaynaklanır.


Mehmet Akif Safahat’ta yer alan bir şiirinde:
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu‘ bilirim, çünkü, ne san‘atkârım.


dizelerine yer verir. Bu dizeler, Akif’in sanat yapmak adına süslü şiir yazma anlayışından ne kadar uzak olduğunu gösterir. Onun dizelerinde önem verdiği şey “samimiyet”tir. Bu samimiyeti ancak onu okuyan ve benimseyen halkla kurabilecektir. Bu anlayışla ömrü boyunca eserlerini “toplumcu” çizgide yazmayı sürdüren Mehmet Akif, halkın duygu ve düşüncelerini dile getirmekten hiçbir zaman vazgeçmemiştir.


Hayır, hayâl ile yoktur benim alış verişim...
İnan ki: Her ne demişsem görüp de söylemişim. 


diyen Mehmet Akif’in şiirleri hep gerçek hayattan beslenir. Bazen “hasta bir çocuk” bazen de “küfeci” bir adam konu olur şiirlerine. Hayalî olanın onun şiirinde yeri yoktur. Onun için “gerçek”lerdir anlatmaya değen. Bu düşünceyle kendini halka adayan Mehmet Akif, kendi dönemindeki şairlerden şiir anlayışı bakımından ayrılmıştır.


“İtiraf” şiirinde “Safahât’ımda, evet, şi‘r arayan hiç bulamaz.” der Mehmet Akif. Kendisi için şiirleri “Üç buçuk nazma gömülmüş koca bir ömr-i heder”dir. O, yazdıklarıyla asla övünmeyecek kadar alçakgönüllü bir şairdir. Çok zor şartlar altında başarılı eserler vermiştir. Onun Mehmetçiklere atfettiği “Çanakkale Şehitlerine” şiiri de dili kullanmadaki ustalığını ortaya koyan en önemli eserlerinden biridir. “En kesif ordular”la savaşan Türk askerinin yaşadığı güçlükleri etkileyici bir biçimde dile getirmiş olan Mehmet Akif, Türk milletinin bağımsızlığını korumak adına gösterdiği kararlılığı ve azmi gözler önüne sermiştir.


“Vatan Şairi” Mehmet Akif Ersoy’un eserleri, Türk milleti için bugün de dünkü gibi önem arz etmekte ve bağımsızlığını koruma yolunda ona ışık tutmaktadır. Bu eserlerde açıkça görülebilir ki bugün dahi dili ve üslubu Mehmet Akif kadar iyi kullanabilecek bir şair neredeyse yoktur. Mehmet Akif’in eserleri Türk milleti için gerek edebî gerek de manevî yönüyle her zaman değerini koruyacaktır.

 


 

 

 

Turan Türker Kimdir? | Turan Türker Yazı Yarışması | Haberler | Anasayfa

Adres : Güniz Sok. No:14/11 Kavaklıdere - Ankara E-posta: tst@ada.net.tr